We are Online Market of organic fruits, vegetables, juices and dried fruits. Visit site for a complete list of exclusive we are stocking.

Contact us

Otizm ve Beslenme

Otizm ve Beslenme

 

Görülme sıklığı   her   geçen   gün  daha da artan  otizm   spektrum   bozukluğu (OSB), sosyal iletişim ve etkileşim yetersizliklerin yanı sıra kısıtlı ve tekrarlayan davranışlarla karakterize nörolojik bir bozukluktur. OSB genellikle yaşamın ilk 3 yılında teşhis edilir ve yaşam boyu sürer. Yapılan araştırmalarda her 88 çocuktan 1’ine OSB teşhisi konulduğu gözlemlenmiştir. Erkek çocuklarda görülme oranı ise kız çocuklarına göre 5 kat daha fazladır.

OSB, her bir birey üzerinde farklı belirtilerle kendini gösterebilir. Temelde OSB’li bireylerin davranışları sosyal iletişimden kaçınma, ilgiyi ve yardımı reddetme veya çevreden gelen ses, ışık gibi uyaranlara abartılı tepkiler verme şeklinde gözlemlenebilir.

Sıralanan davranışların yanı sıra OSB’li bireylerin yeme alışkanlıkları ve besinlerle ilişkisi genellikle sağlıklı boyutta değildir ve beslenme problemlerinin sıklıkla görüldüğü bir gruptur. OSB’li çocukların gıdalarla sağlıklı ilişkilerinin olmaması hem aileleri hem de çocukları olumsuz etkilemektedir.

OSB’de görülen temel yeme sorunları: Yemeği reddetme, seçicilik veya yemek/yemek zamanı ile ilgili alışılmadık davranışlardır. Gıdanın seçiciliğinde genellikle gıdaların rengine, şekline, dokusuna veya sıcaklığına karşı hassas tavırlar sergilenir. OSB’li çocukların tüketim eğilimi fazla olan ürün grupları nişasta içeren, aperatif ve işlenmiş gıdalar olurken; meyve, sebze veya protein içeren besinleri reddetme yaygın olarak görülmektedir. İşlenmiş hazır gıdaların tüketimine bağlı olarak meydana gelen aşırı kalori alımı da OSB’li çocuklarda normal sağlıklı çocuklara göre obezite görülme sıklığını ve oranını arttırmaktadır.

Otizmde gastrointestinal sistem hastalıklarının (ishal, kabızlık, reflü, gaz şikayetleri gibi) sık görülmesinden dolayı bağırsak mikrobiyotasıyla otizmin ilişkili olduğu değerlendirilmektedir. OSB’li bireylerin karşılaştığı bu semptomların azaltılmasını ve kişilerin daha konforlu bir yaşama erişmesini hedeflemek adına uygulanan farklı diyet yaklaşımları vardır. Glutensiz-kazeinsiz   diyet,   ketojenik  diyet,  özel  karbonhidrat  diyeti,  Feingold  diyeti,  Candida  vücut  ekoloji  diyeti, elimine alerji diyeti ve yağ asidi, multivitamin, mineral, probiyotik takviyesi otizm   tedavisinde   kullanılan  beslenme  yaklaşımlarındandır.

  1. Glutensiz- Kazeinsiz diyet (Gluten Free-Casein Free) GFCF

 

OSB’li çocukların aileleri tarafından en çok tercih edilen yöntemdir. Bu diyet modelinde glüten ve kazein içeren tüm ürünlerden kaçınılır.

Asıl olarak Çölyak hastalığının tek tedavi seçeneği olan glütensiz diyetin otizmli bireylerde görülen belirtilerin azalttığı yönündeki bulgular neticesinde kullanılmaktadır. Yapılan çalışmalarda kazein içeren tüm süt ve süt ürünlerinin (peynir, yoğurt, ayran vb.) otizmli çocukların diyetinden çıkarılmasının etkili olacağı düşünülmektedir.

Araştırmalar sonucu uygulanan diyet sonrası glüten ve kazeini tamamen kısıtlanan otizmli çocukların, kısmi kısıtlanan gruba göre gastrointestinal semptomlarında, yiyecek alerjilerinde, psikolojik ve sosyal davranışlarında iyileşmeler olduğu belirlenmiştir.

Glütensiz-kazeinsiz diyetin pozitif etkilerinin görüldüğü birçok çalışma olmasına rağmen yapılan diğer araştırmalar  göz önüne alındığında şu an için net bir sonuca ulaşmak ve kesin tavsiyede bulunmak mümkün değildir.

 

  1. Ketojenik Diyet

 

Ketojenik diyet, makro besin öğesi olan karbonhidrat, protein ve yağ dengesi açısından alışılmış diyet modellerinden farklı olan; yağ oranı daha yüksek tutulduğu ve karbonhidrat alımının kısıtlandığı bir diyet modelidir. Yüzdelerin değiştiği farklı çeşitleri de bulunan ketojenik diyet asıl olarak epilepsi tedavisinde kullanılır. Epileptik nöbetlerin sayısını ve şiddetini azaltmak için tedavi edici bir yöntem olarak tanımlanan ketojenik diyetin, zihinsel duruma bağlı davranışlar ve hiperaktivite için olumlu etkileri görülmüştür.

OSB’li bireyler ise normal gelişim gösteren diğer bireylere kıyasla epilepsiye 3 ila 22 kat daha yatkındır. OSB’li bireylerin yaklaşık %25’i, yaşamlarının bir noktasında klinik epileptik nöbet geçirmektedir. Bu verilerin ışığında otizmde de ketojenik diyetin kullanıldığı yaklaşımlar bulunmaktadır. Otizmli bireylerde ketojenik diyetin olumlu etkileri öngörülmesine rağmen kesin tedavi yöntemi olarak görülmemelidir.

 

  1. Özel Karbonhidrat Diyeti (Spesific Carbonhydrate Diet) (SCD)

 

Özel Karbonhidrat Diyeti’nde diyet içeriğinde bulunan kompleks karbonhidratlar (tam tahıllar, baklagiller gibi) kısıtlanırken basit karbonhidratlar (beyaz şeker, bal, pekmez, beyaz un gibi) tamamen çıkarılmaktadır. SCD’nin, Irritabl Bağırsak Sendromu (IBS), Çölyak hastalığı ve Otizm gibi çeşitli hastalıklarda olumlu etkileri gözlemlenmiştir.

SCD’nin kullanım amacı, hasar görmüş bağırsak duvarlarını ve bakteri üremesini kontrol altına almak, bağırsak patojenlerinin beslendiği karbonhidrat türlerini kısıtlamak ve böylece vücudun iç ekolojisini yani bağırsak florasını düzeltmektir. SCD, fermente besinlerin (özellikle ev yapımı yoğurtların ve probiyotiklerin) kullanımını  teşvik etmektedir. SCD’de nişasta kullanımı yasaklanmakta ve temel olarak et, tavuk, balık, yumurta, sebze, taze meyve ve yağlı tohumlardan oluşmaktadır. Diyet, sınırlı miktarda besin alımıyla başlamakta ve bağırsak yolları iyileştikçe kademeli olarak alınan besin miktarı arttırılmaktadır.

 

 

 

 

  1. Feingold Diyeti

 

Fenol bileşiği, aromatik / benzen halkasıyla organik bir bileşik olan ve salisilatlarda doğal olarak bulunan ve yapay besin katkı maddelerinde olduğu gibi kimyasal olarak üretilen bir bileşiktir. Fenoller yapay olarak bir petrol türevinden yapılabilmekte, renklendirici ve koruyucu gıda katkı maddesi olarak kullanılmaktadır.

Fenol gibi renklendirici ve koruyucuların, çocuklarda hiperaktiviteye neden olabildiği bildirilmiştir.

Otistik çocukların, fenol sülfür transferaz (PST) enzimlerindeki bozukluk nedeniyle diyetlerinden renklendirici ve koruyucu içeren besinlerin veya domates gibi doğal salisilat içeren besinlerin çıkarılmasının olumlu etki yaptığı bildirilmiştir.

Bu nedenle özellikle renklendirici, aroma verici, koruyucu Beta Hidroksi Asitler (BHA), Bütillendirilmiş Hidroksi Toluen (BHT), Tersiyer Bütil Hidrokinon (TBHQ) ve tatlandırıcı içeren besinlerin diyetten çıkarılması; badem, elma, kayısı, çilek, salatalık, köri baharatı, üzüm, kuru üzüm, portakal, bal, şeftali, biber ve domates gibi yaygın reaktif salisilat içeren besinlerin de kısıtlanması önerilmektedir.Bu önerinin faydalarının görüldüğü çalışmalar mevcut olsa da kesin bir yargı için yeterli kanıt yoktur.

 

  1. Candida Vücut Ekoloji Diyeti (Candida Body Ecology Diet) (BED)

 

Candida albicans, maya benzeri bir mantar olup, özellikle bağışıklığı baskılanmış bireylerde enfeksiyonlara neden olabilmektedir. Candida albicans‘ın aşırı artışı, otizmli çocuklarda görülen konsantrasyon bozukluğu, saldırganlık ve hiperaktif davranışlar gibi sorunlar ile ilişkilendirilmiş olup baş ağrısı, mide sorunları, gaz ağrısı, yorgunluk veya depresyon ile de ortaya çıkabilmektedir. Bu nedenle candida dengesinin sağlanması ve olası semptomların azalması için BED, otistik bireylerde uygulanan bir diyet modelidir.

Candida Vücut Ekoloji Diyeti, candidanın aşırı büyümesini temizlemek, bağırsağın sağlığını desteklemek ve asit / baz dengesini sürdürmek için düşük asit oluşturan besinleri içermektedir. Bunun yanında düşük şeker ve nişasta içeren ya da hiç şeker içermeyen kolay sindirilebilir besinleri, fermente besinleri ve diğer katı beslenme önerilerini de kapsamaktadır.

BED, ham lahana turşusu ve diğer kültürlenmiş sebzeler, hayvansal olmayan sütle yapılan kefir ve yoğurt gibi birçok fermente besini içermektedir. Diyet glutensiz olmasına rağmen pirinç, mısır ve soya da bu diyette kullanılmaz. Diyette kinoa, kepekli buğday ve amarant (düzgün ıslatıldığında) gibi birkaç besinin tüketimi serbesttir.

 

Belirtilen diyet modellerinin yansıra, otistik bireylerin diyet içeriklerinde en iyi modelin ve içeriğin saptanma aşamasında dikkat çeken birkaç başlık da şu şekildedir:

 

 

 

  • Elzem Yağ Asitleri

 

Yapılan bazı çalışmalar, OSB’li bireyler arasında kırmızı kan hücresi ve plazma yağ asidi (özellikle omega 3 yağ asitleri, DHA ve araşidonik asit) kompozisyonunun OSB olmayan bireylerden farklı olduğunu göstermiştir. Bu noktada OSB’li bireylere yağ asidinin takviye olarak verilmesi değerlendirilmektedir.

Yağ asidi takviyesinin, otizm ve diğer nörolojik hastalıklarla ilişkili olduğu düşünülse de bu konuda yapılan randomize çalışma sayısının az olması, süresinde ve uygulanan birey sayısında farklılıklar görülmesi nedeniyle sistematik bir şekilde yorumlanmasını zorlaştırmaktadır.

 

  • Vitamin ve Mineraller

 

OSB’li çocukların kan, saç ve diğer dokularından alınan sonuçlara göre çocuklarda en çok görülen vitamin eksiklikleri A vitamini, B kompleks vitaminleri, D ve E vitaminleri; mineral yetersizlikleri magnezyum, çinko, selenyum; ve karnitin yetersizliğidir. Ayrıca gebelik süresince görülen folik asit ve D vitamini yetersizliğinin OSB için bir risk faktörü olduğu da bu çalışmalarda belirtilmiştir.

Otistik çocuklarda artan oksidatif stresin; glutatyon, E vitamini ve askorbik asit gibi enzimatik olmayan antioksidan seviyeleri azalttığı ve metabolizmalarını bozarak oksidatif stresle savaşma kabiliyetini azalttığı bilinmektedir. Piridoksin ve magnezyumun serotonin, dopamin ve norepinefrin gibi hormonların sentezinde rol oynadığı; askorbik asit ve inositolün ise sırasıyla dopaminerjik yolak ve serotonin seviyeleri üzerine etki gösterdiği belirtilmiştir. Ayrıca B12 vitamini eksikliğinin nöroloji bağıntılı yapılar olan miyelin sentezi ve nörotransmitter dengesizlikleri ile ilişkili olduğu saptanmıştır.Yapılan bir çalışmada, oral magnezyum ve B6 vitamini takviyelerinin, 1-10 yaş arası OSB’li çocuklarda sosyal etkileşim, iletişim, basmakalıp sınırlı davranışlar ve anormal/gecikmiş işlevsellikte iyileşmelere yol açtığı bildirilmiştir.

Hali hazırda OSB’li çocukların %56’sı tarafından diyet takviyelerinin, özellikle multivitamin/minerallerinin kullanıldığı saptanmıştır. Glütensiz-kazeinsiz eliminasyon diyeti yapan OSB’li çocuklarda  ise vitamin/mineral takviyesi kullanma sıklığı daha yüksek bulunmuştur. Ancak bu noktada dikkat edilmesi gereken husus şudur ki çocuklar için yapılan vitamin-mineral desteğinin takibi iyi yapılmalı ve doz aşımı konusunda dikkatli olunmalıdır.

 

  • Probiyotikler

 

Probiyotikler, intestinal bariyer fonksiyonlarını iyileştirerek mikrobiyota kompozisyonunda ve immün sistem modülasyonunda rol oynamaktadır. Son yapılan çalışmalar probiyotik uygulamasının, mikrobiyota-bağırsak-beyin ekseninin modülasyonu yoluyla OSB için etkili bir tedavi olabileceğini düşündürmektedir. Ancak probiyotiklerin terapötik etkilerinin kesin mekanizması açık olmamakla birlikte, mevcut çalışmalar mikrobiyota-bağırsak-beyin ekseni içindeki dolaşımdaki nörotransmitterleri ve nöroimmün tepkileri hedef alabileceklerini ileri sürmektedir. Bununla birlikte probiyotik tedavisinden sonra OSB semptomlarının iyileşme gözlenmesi ile ilgili kesin bir rapor da sunulmamıştır.

 

https://susehriram.meb.k12.tr/meb_iys_dosyalar/58/09/964692/dosyalar/2021_02/15135832_OTYZM_DE_BESLENME.pdf?CHK=5534619fd3b150b84c9ef95583780123